• Demans

    Demans Nedir?

    Demans, zihinsel fonksiyonların zamanla bozulmasıyla karakterize bir sağlık sorunudur. Genellikle hafıza, düşünme, iletişim kurma ve günlük aktiviteleri gerçekleştirme gibi beceriler üzerinde olumsuz etkiler bırakır. Demans bir hastalık değil, altta yatan farklı hastalıkların bir belirtisidir. Alzheimer hastalığı, demansın en yaygın nedenlerinden biridir.

    Demans Belirtileri Nelerdir?

    Demansın belirtileri, türüne ve bireyin sağlık durumuna göre değişiklik gösterebilir. Ancak yaygın olarak görülen bazı belirtiler şunlardır:

    • Hafıza Kaybı: Özellikle kısa süreli hafızada zorluk yaşanır.
    • Düşünme ve Planlama Güçlüğü: Günlük işlerde zorluk yaşanabilir.
    • Dil Problemleri: Kelime bulmada zorlanma veya konuşmada kopukluklar.
    • Davranış Değişiklikleri: Kişilik değişiklikleri, depresyon veya anksiyete.
    • Zaman ve Mekan Algısında Bozukluk: Tarihleri, yerleri ve zamanı karıştırma.

    Demans Tedavisi Nasıl Olur?

    Demansın kesin bir tedavisi olmamakla birlikte, belirtilerin kontrol altına alınması ve yaşam kalitesinin artırılması için çeşitli yöntemler uygulanabilir:

    1. İlaç Tedavisi: Bazı ilaçlar, hafıza kaybı ve diğer bilişsel problemleri yavaşlatabilir.
    2. Terapi: Fiziksel terapi, zihinsel aktiviteler ve psikolojik destek, hastanın genel durumunu iyileştirebilir.
    3. Evde Bakım Hizmetleri: Demans hastalarının günlük yaşamda desteklenmesi önemlidir. Evde sağlık hizmetleri, hastaların rahat bir ortamda güvenli bir şekilde yaşamalarını sağlar.

    Payidar Evde Sağlık Hizmetleri olarak, demans hastalarına yönelik özel bakım hizmetlerimizle onların yaşamlarını kolaylaştırıyoruz. Daha fazla bilgi ve hizmet almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

    Daha fazla bilgi ve hizmet almak için 0533 48 44 112 numaralı telefondan bize ulaşabilirsiniz.

  • Parasetamol

    Parasetamol Nedir?

    Parasetamol, ağrı kesici ve ateş düşürücü özellikleriyle dünya genelinde yaygın olarak kullanılan bir ilaçtır. Hafif ve orta şiddetli ağrılarda etkili olması sayesinde özellikle baş ağrısı, diş ağrısı, kas ağrıları ve regl sancıları gibi durumlarda tercih edilir. Aynı zamanda soğuk algınlığı ve grip gibi rahatsızlıkların semptomlarını hafifletmek için de sıkça kullanılmaktadır. Parasetamol, reçetesiz olarak eczanelerden kolayca temin edilebilir ve genellikle güvenli bir ilaç olarak kabul edilir. Ancak, doğru kullanımı oldukça önemlidir.

    Parasetamol Ne İşe Yarar?

    Parasetamol, aşağıdaki durumlarda etkili bir çözümdür:

    • Baş Ağrısı ve Migren: Gerginlik tipi baş ağrılarında rahatlama sağlar. Migren ataklarının şiddetini azaltmada yardımcıdır.
    • Kas ve Eklem Ağrıları: Spor yaralanmaları, kas zorlanmaları veya artrit gibi durumlarda ağrıyı hafifletir.
    • Diş Ağrısı: Diş çekimi sonrası veya diş kaynaklı ağrılarda etkili bir rahatlama sunar.
    • Regl Sancıları: Regl döneminde yaşanan krampları hafifletir.
    • Ateş: Soğuk algınlığı, grip gibi enfeksiyon hastalıklarında ateşi düşürerek hastanın konforunu artırır.

    Evde sağlık hizmetlerinde, hastalarımızın yaşam kalitesini artırmak için parasetamol gibi ilaçların bilinçli kullanımını teşvik ediyoruz.

    Parasetamol Nasıl Kullanılmalı?

    Dozaj Bilgisi:

    Parasetamolün doğru dozda alınması, etkili ve güvenli bir tedavi için çok önemlidir.

    • Yetişkinlerde: Genellikle 500-1000 mg arasındaki dozlar, 4-6 saat aralıklarla alınabilir. Günlük maksimum doz 4000 mg’ı geçmemelidir.
    • Çocuklarda: Çocuklarda doz, vücut ağırlığına göre belirlenir ve genellikle doktor önerisiyle kullanılmalıdır.
    • Hamilelikte Kullanım: Hamilelik döneminde kullanılmadan önce mutlaka doktora danışılmalıdır.

    Kullanım Şekli:

    • Parasetamol, aç veya tok karnına alınabilir. Ancak, mide hassasiyeti olan bireylerde tok karnına alınması önerilir.
    • İlacın etkisini artırmak için önerilen dozun üzerine çıkılmamalıdır.

    Parasetamol Kullanırken Nelere Dikkat Edilmeli?

    Parasetamol kullanımı sırasında bazı noktalara dikkat edilmelidir:

    • Aşırı Dozun Tehlikeleri: Parasetamolün yüksek dozda alınması, karaciğer hasarına yol açabilir. Bu nedenle doz aşımı kesinlikle önlenmelidir.
    • Etkileşimler: Parasetamol, alkol ile birlikte alındığında karaciğere zarar verebilir. Ayrıca, başka ilaçlarla birlikte kullanmadan önce doktora danışılmalıdır.
    • Kronik Hastalıklar: Böbrek veya karaciğer hastalığı gibi kronik rahatsızlıkları olan bireyler, parasetamol kullanmadan önce doktor tavsiyesi almalıdır.

    Parasetamolün Yan Etkileri Var mı?

    Parasetamol genellikle güvenli bir ilaç olarak kabul edilse de, nadiren şu yan etkiler görülebilir:

    • Mide bulantısı
    • Ciltte döküntü
    • Alerjik reaksiyonlar
    • Çok nadir durumlarda karaciğer fonksiyonlarında bozulma

    Bu tür yan etkilerle karşılaşıldığında ilacın kullanımı durdurulmalı ve hemen bir sağlık profesyoneline başvurulmalıdır.

    Evde Sağlık Hizmetlerinde Parasetamol Kullanımı

    Evde sağlık hizmetleri kapsamında hastalarımıza ilaç kullanımı konusunda rehberlik ediyoruz. Parasetamol gibi yaygın ilaçların doğru ve güvenli şekilde kullanılmasını sağlamak, hastalarımızın sağlığını korumak açısından büyük önem taşıyor. Eğer siz de evde sağlık hizmetleriyle ilgili detaylı bilgi almak veya size özel bir tedavi planı oluşturmak isterseniz, bizimle iletişime geçebilirsiniz.


    Daha fazla bilgi ve hizmet almak için 0533 48 44 112 numaralı telefondan bize ulaşabilirsiniz.

  • Varis Hastalığı

    Varis Hastalığı Nedir?

    Varis, toplardamarların genişlemesi, şişmesi ve bükülmesiyle ortaya çıkan bir sağlık sorunudur. Genellikle bacaklarda görülen varis, damarların kapakçıklarında oluşan bozukluklar nedeniyle kanın geriye kaçması ve damar duvarlarının zarar görmesi sonucu meydana gelir. Estetik bir sorun gibi görünse de, varis tedavi edilmezse ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.


    Varis Hastalığı Neden Olur?

    Varisin başlıca nedenleri şunlardır:

    • Genetik Faktörler: Aile bireylerinde varis öyküsü olan kişilerde görülme riski daha yüksektir.
    • Uzun Süre Ayakta Kalmak: İş hayatında sürekli ayakta duran kişilerde toplardamarlar daha fazla baskı altında kalır.
    • Hareketsizlik: Uzun süre oturmak kan dolaşımını olumsuz etkiler ve varis riskini artırır.
    • Obezite: Fazla kilo, bacaklardaki damarlar üzerine ekstra baskı yapar.
    • Hamilelik: Hormonal değişiklikler ve bebeğin ağırlığı varis oluşumunu tetikleyebilir.

    Varis Hastalığı Nasıl Geçer?

    Varis tedavisinde uygulanabilecek yöntemler şunlardır:

    1. Yaşam Tarzı Değişiklikleri

    • Düzenli egzersiz yapmak, kan dolaşımını iyileştirir.
    • Uzun süre ayakta kalmaktan veya oturmaktan kaçınılmalıdır.
    • Bacakları yukarı kaldırmak, damarları rahatlatır.

    2. Kompresyon Çorapları

    Bu çoraplar, bacaklara basınç uygulayarak kan dolaşımını destekler ve varis şikayetlerini hafifletir.

    3. Medikal ve Cerrahi Tedaviler

    • Lazer Tedavisi: Damarlardaki kan akışını düzenler.
    • Skleroterapi: Damarların küçülmesini sağlar.
    • Cerrahi Müdahale: İleri seviye varislerde uygulanır.

    Hangi Durumlarda Doktora Başvurulmalı?

    Varis hastalığı aşağıdaki durumlarda bir doktora başvurmayı gerektirir:

    • Damarlar üzerinde ağrı ve hassasiyet oluştuğunda,
    • Bacaklarda şişlik ve kızarıklık görüldüğünde,
    • Gece krampları ve kaşıntı arttığında,
    • Deri üzerinde yaralar ya da renk değişiklikleri meydana geldiğinde.

    Unutmayın, erken teşhis ve tedavi ile varis kaynaklı ciddi sorunların önüne geçebilirsiniz.

    Daha fazla bilgi ve hizmet almak için 0533 48 44 112 numaralı telefondan bize ulaşabilirsiniz.

  • Çölyak Hastalığı

    Çölyak Nedir?

    Çölyak, bağışıklık sisteminin gluten adı verilen bir proteine karşı anormal bir tepki vermesi sonucu ortaya çıkan kronik bir bağırsak hastalığıdır. Gluten; buğday, arpa ve çavdar gibi tahıllarda bulunan bir proteindir. Çölyak hastalığı, gluten tüketildiğinde ince bağırsağın zarar görmesine neden olur ve besinlerin emilimini engelleyebilir.

    Çölyak Neden Olur?

    Çölyak hastalığının nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte genetik faktörler ve çevresel etmenler hastalığın ortaya çıkmasında önemli bir rol oynar. Ailesinde çölyak hastalığı olan kişilerde bu hastalığın görülme riski daha yüksektir. Ayrıca bazı enfeksiyonlar veya bağırsak florasında dengesizlikler de çölyak hastalığını tetikleyebilir.

    Çölyak Nasıl Geçer?

    Çölyak hastalığının kesin bir tedavisi olmamakla birlikte, gluten içermeyen bir diyet ile hastalığın semptomları kontrol altına alınabilir.

    • Glutensiz Diyet: Bu diyeti uygulamak, çölyak hastalarının sağlıklı bir yaşam sürdürebilmeleri için zorunludur. Gluten içeren tüm yiyeceklerden uzak durmak gereklidir.
    • Doktor Kontrolleri: Gluten içermeyen diyetin yanı sıra, düzenli doktor kontrolleri ve gerekirse takviye vitamin ve minerallerle tedavi desteklenebilir.

    Çölyak Hangi Durumlarda Doktora Başvurulmalı?

    Aşağıdaki belirtiler varsa bir doktora başvurulması önerilir:

    • Uzun süreli ishal veya kabızlık
    • Karın ağrısı ve şişkinlik
    • Ani kilo kaybı
    • Sürekli yorgunluk
    • Ciltte kaşıntılı döküntüler

    Unutmayın, çölyak hastalığı erken teşhis edilirse komplikasyonlar önlenebilir.

    Daha fazla bilgi ve hizmet almak için 0533 48 44 112 numaralı telefondan bize ulaşabilirsiniz.

  • Yüksek Ateş

    Yüksek Ateş Nedir?

    Yüksek ateş, genellikle vücut sıcaklığının 38°C’nin üzerine çıkması durumu olarak tanımlanır. Ateş, vücudun bir enfeksiyon veya hastalıkla mücadele ettiğini gösteren doğal bir tepkidir. Bebeklerde, çocuklarda ve yetişkinlerde farklı şekillerde görülebilir ve altta yatan sebebe göre değişkenlik gösterebilir.

    Yüksek Ateşin Nedenleri

    Yüksek ateşe yol açabilecek birçok sebep vardır:

    1. Enfeksiyonlar: Virüsler, bakteriler veya mantarlar vücutta enfeksiyona yol açarak ateşi tetikleyebilir.
    2. Aşılar: Özellikle çocuklarda, aşı sonrası vücut tepkisi olarak hafif ateş görülebilir.
    3. Bağışıklık Sistemi Hastalıkları: Otoimmün hastalıklar veya bağışıklık sistemini etkileyen durumlar yüksek ateşe neden olabilir.
    4. Isı Çarpması: Güneş altında uzun süre kalma sonucu vücut sıcaklığı artabilir.
    5. Tümörler: Bazı kanser türlerinde yüksek ateş, bir belirti olarak ortaya çıkabilir.

    Yüksek Ateş Nasıl Geçer?

    Yüksek ateşi düşürmek için uygulanabilecek yöntemler şunlardır:

    • Bol Sıvı Tüketimi: Su, bitki çayları veya çorbalar vücut sıcaklığını dengelemeye yardımcı olabilir.
    • Ilık Duş: Aşırı sıcak veya soğuk olmayan bir duş, vücut sıcaklığını kontrol altında tutar.
    • Dinlenme: Yeterli uyku ve fiziksel aktivitelerden kaçınma, bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olur.
    • Ateş Düşürücü İlaçlar: Parasetamol veya ibuprofen gibi ilaçlar doktor önerisiyle kullanılabilir.

    Hangi Durumlarda Doktora Başvurulmalı?

    Bazı durumlarda yüksek ateş ciddi bir sağlık sorununa işaret edebilir ve tıbbi müdahale gerektirebilir:

    • Bebeklerde 38°C’yi aşan ateş
    • Ateşe eşlik eden şiddetli baş ağrısı, kusma veya bilinç kaybı
    • Üç günden uzun süren yüksek ateş
    • Vücutta kızarıklık, döküntü veya ciltte morarmalar
    • Nöbet geçirme

    Eğer yukarıdaki belirtilerden bir veya birkaçı varsa zaman kaybetmeden bir sağlık profesyoneline danışmalısınız.

    Daha fazla bilgi ve hizmet almak için 0533 48 44 112 numaralı telefondan bize ulaşabilirsiniz.

  • Su İçmenin Faydaları

    Su İçmenin Faydaları ve Günlük Su Tüketimi Önerileri

    Vücudumuzun yaklaşık %60’ı sudan oluşur ve sağlıklı bir yaşam için su içmek hayati bir öneme sahiptir. Ancak birçok kişi suyun faydalarını ve ne kadar su içmesi gerektiğini tam olarak bilmez. Bu yazımızda, su tüketiminin önemini ve günlük ihtiyacınızı karşılamak için ipuçlarını sizlerle paylaşıyoruz.

    Su İçmenin Faydaları

    1. Vücut Fonksiyonlarını Destekler
    Su, sindirim, dolaşım, emilim ve vücut ısısını düzenleme gibi temel işlevler için gereklidir. Yeterli miktarda su tüketmek, hücrelerinizi sağlıklı tutar ve enerji seviyenizi yükseltir.

    2. Cildi Güzelleştirir
    Su, cildinizin elastikiyetini artırarak daha genç ve parlak bir görünüm sağlar. Ayrıca, toksinlerin atılmasına yardımcı olarak akne ve siyah nokta oluşumunu engeller.

    3. Zihinsel Performansı Artırır
    Susuzluk, konsantrasyon bozukluğu ve baş ağrısına neden olabilir. Gün boyunca yeterince su içmek, zihinsel performansınızı artırır ve odaklanmanızı kolaylaştırır.

    4. Metabolizmayı Hızlandırır
    Su, sindirim sistemini destekler ve metabolizmayı hızlandırarak kilo kontrolüne yardımcı olur. Yemeklerden önce su içmek, tokluk hissi sağlayarak gereksiz kalori alımını önler.

    5. Böbrek Sağlığını Korur
    Yeterli su tüketimi, böbreklerin düzgün çalışmasını sağlar ve böbrek taşı oluşum riskini azaltır.

    Günlük Ne Kadar Su İçilmeli?

    Günlük su ihtiyacı kişiden kişiye değişiklik gösterir. Genellikle şu faktörlere bağlıdır:
    – Yaş: Çocuklar ve yaşlı bireylerin su ihtiyacı farklılık gösterir.
    – Aktivite Seviyesi: Spor yapan veya fiziksel olarak aktif olan bireyler daha fazla su tüketmelidir.
    – Hava Koşulları: Sıcak havalarda terleme ile kaybedilen su miktarını yerine koymak önemlidir.

    Ortalama olarak, yetişkin bireylerin günde en az 2-2,5 litre su tüketmesi önerilir. Ancak bu miktar, bireysel ihtiyaçlara göre değişebilir. Vücudunuzun susuz kalmaması için idrar renginizi kontrol edebilirsiniz; açık sarı renk yeterli su içtiğinizi gösterir.

    Evde Sağlık Hizmetleri ile Su Tüketimi Takibi

    Evde sağlık hizmetleri, bireylerin günlük sağlık ihtiyaçlarını karşılamada büyük bir rol oynar. Özellikle yaşlı bireylerin veya kronik hastalığı olanların yeterli miktarda su içip içmediğini takip etmek önemlidir. Payidar Evde Sağlık Hizmetleri olarak, sevdiklerinizin sağlık durumunu yakından takip ediyor ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarını kazanmalarına yardımcı oluyoruz.

    Daha fazla bilgi ve hizmet almak için 0533 48 44 112 numaralı telefondan bize ulaşabilirsiniz.

  • Halisünasyon

    Halisünasyon Nedir?

    Halisünasyon, gerçekte olmayan şeyleri görmek, duymak, hissetmek veya koklamak gibi algı bozuklukları olarak tanımlanır. İnsanlar, bir şeyin var olduğunu düşünür ancak bu yalnızca kendi zihinlerinde gerçekleşir. Genellikle ruhsal veya fiziksel sağlık sorunları ile ilişkilendirilir.

    Halisünasyon Hangi Durumlarda Oluşur?

    Halisünasyonlar birçok farklı nedene bağlı olarak ortaya çıkabilir. En sık görülen durumlar şunlardır:

    1. Psikiyatrik Rahatsızlıklar

    • Şizofreni
    • Bipolar bozukluk
    • Depresyonun ileri seviyeleri

    2. Nörolojik Sorunlar

    • Parkinson hastalığı
    • Epilepsi
    • Alzheimer gibi demans türleri

    3. İlaç veya Madde Kullanımı

    • Psikoaktif maddeler
    • Alkolün aşırı tüketimi
    • İlaç yan etkileri

    4. Uyku Bozuklukları

    • Uykusuzluk
    • REM uykusu ile uyanıklık arasında sıkışan “hipnopompik halüsinasyonlar”

    5. Fiziksel Sağlık Sorunları

    • Yüksek ateş
    • Enfeksiyonlar
    • Elektrolit dengesizlikleri

    Halisünasyon Nasıl Geçer?

    Halisünasyon tedavisi, altta yatan nedene bağlı olarak değişir. Aşağıdaki yöntemler genellikle etkili olabilir:

    1. Tıbbi Tedavi

    • Psikiyatrik nedenlere bağlı ise antipsikotik ilaçlar kullanılır.
    • Nörolojik sorunlar için nöroloji uzmanından destek alınmalıdır.

    2. Psikoterapi

    • Bilişsel davranışçı terapi (CBT), hastaların gerçek ile hayal arasındaki farkı anlamalarına yardımcı olabilir.

    3. Yaşam Tarzı Düzenlemeleri

    • Alkol ve madde kullanımını bırakmak
    • Sağlıklı uyku düzeni oluşturmak
    • Stres yönetimine önem vermek

    4. Evde Sağlık Hizmetleri ile Destek

    Evde sağlık hizmetleri, halisünasyon sorunu yaşayan bireylerin günlük yaşamlarını kolaylaştırabilir. Profesyonel bakım ekipleri, ilaç takibi, düzenli kontroller ve hasta konforunu sağlamak için destek sunar.

    Halisünasyonlarla mücadelede profesyonel destek almak önemlidir. Evde sağlık hizmetlerimizle bu süreçte yanınızdayız.

    Daha fazla bilgi almak için 0533 484 41 12 numaralı telefondan bize ulaşabilirsiniz.

  • Parkinson Hastalığı

    Parkinson hastalığı, beyindeki dopamin üreten hücrelerin kaybıyla ortaya çıkan ve hareketleri etkileyen bir sinir sistemi hastalığıdır. Genellikle orta yaş ve üzerindeki bireylerde görülür ve kronik bir hastalık olarak sınıflandırılır. Parkinson’un kesin nedeni tam olarak bilinmese de genetik faktörler ve çevresel etkenlerin bir rol oynadığı düşünülmektedir.

    Parkinson Hastalığı Nedir?

    Parkinson hastalığı, beynin hareket kontrolünden sorumlu olan bölgesindeki dopamin üretiminin azalmasıyla meydana gelir. Dopamin eksikliği, vücut hareketlerini yavaşlatır ve kas kontrolünü zorlaştırır. Bu hastalık genellikle ilerleyici bir yapıya sahiptir ve zamanla belirtiler şiddetlenebilir.


    Parkinson Belirtileri Nelerdir?

    Parkinson hastalığı, belirtilerini yavaş yavaş göstermeye başlar. İlk belirtiler genellikle hafif olup zamanla daha belirgin hale gelir. İşte Parkinson hastalığının sık görülen belirtileri:

    Hareketle İlgili Belirtiler

    • Titreme (Tremor): Dinlenme sırasında ellerde veya vücutta titreme.
    • Yavaş Hareket (Bradikinezi): Hareketlerin yavaşlaması ve günlük aktivitelerde zorluk.
    • Kas Sertliği (Rigidite): Kasların katılaşması ve hareket kabiliyetinin azalması.
    • Denge ve Koordinasyon Problemleri: Yürürken dengenin bozulması ve sık sık düşme.

    Diğer Belirtiler

    • Yüz İfadesinde Azalma: Yüzde maskemsi bir ifade oluşması.
    • Konuşma Problemleri: Yavaş, monoton veya düşük sesle konuşma.
    • Yutma Güçlüğü: Yeme ve içme sırasında zorluk yaşanması.
    • Uyku Problemleri: Uykusuzluk veya uyku sırasında hareket etme gibi sorunlar.

    Parkinson Tedavisi Nasıl Olur?

    Parkinson hastalığının tamamen iyileştirilebileceği bir tedavi henüz bulunmamaktadır. Ancak belirtileri kontrol altına almak ve hastanın yaşam kalitesini artırmak için çeşitli tedavi yöntemleri kullanılmaktadır:

    İlaç Tedavisi

    Parkinson hastalarında dopamin seviyelerini artırmaya yönelik ilaçlar sıklıkla kullanılır. Bu ilaçlar, hastanın hareket kabiliyetini artırır ve belirtileri hafifletir. Levodopa en yaygın kullanılan ilaçlardan biridir.

    Cerrahi Tedavi

    İleri düzeyde Parkinson hastaları için cerrahi yöntemler bir seçenek olabilir. Derin Beyin Stimülasyonu (DBS) yöntemi, beyindeki hareket kontrol merkezlerine elektriksel uyarılar göndererek belirtileri hafifletir.

    Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon

    Egzersiz ve fizik tedavi, kas sertliğini azaltmaya, dengeyi geliştirmeye ve genel hareket kabiliyetini artırmaya yardımcı olur. Ayrıca konuşma terapisi de konuşma sorunları yaşayan hastalara destek sağlar.


    Parkinson Hastalarına Evde Sağlık Hizmetleri

    Parkinson hastalığı, günlük yaşam aktivitelerinde zorluklara neden olabilir. Bu nedenle evde sağlık hizmetleri, Parkinson hastalarının hayatını kolaylaştırmada önemli bir rol oynar. Payidar Evde Sağlık Hizmetleri olarak, hastalarınıza özel bakım planları sunarak yaşam kalitelerini artırmayı hedefliyoruz.

    Hizmetlerimiz arasında şunlar yer almaktadır:

    • Hasta bakımı ve destek
    • Fizik tedavi uygulamaları
    • Psikolojik destek ve danışmanlık

    Daha fazla bilgi almak ve hizmetlerimizden yararlanmak için bize ulaşabilirsiniz.

    Daha fazla bilgi almak için 0533 484 41 12 numaralı telefondan bize ulaşabilirsiniz.

  • Katarakt

    Katarakt Nedir?

    Katarakt, göz merceğinin saydamlığını kaybederek bulanık görmeye neden olan bir göz hastalığıdır. Genellikle yaşlanmanın doğal bir sonucu olarak ortaya çıksa da, bazı genetik ve çevresel faktörler de bu durumu tetikleyebilir. Katarakt, göz sağlığını olumsuz etkileyerek günlük yaşamı zorlaştırabilir ve tedavi edilmediğinde ciddi görme kayıplarına yol açabilir.

    Katarakt Belirtileri Nelerdir?

    Katarakt, başlangıç aşamasında fark edilmesi zor olabilir. Ancak ilerleyen aşamalarda aşağıdaki belirtiler sıkça görülür:

    • Bulanık veya sisli görme: Gözdeki merceğin bulanıklaşması net bir şekilde görmeyi zorlaştırır.
    • Işığa hassasiyet: Gözler parlak ışıklar karşısında daha hassas hale gelir.
    • Renklerde solukluk: Renklerin canlılığını kaybetmesi sık karşılaşılan bir durumdur.
    • Gece görüşünde bozulma: Özellikle karanlıkta araba kullanırken veya gece görüş gerektiren durumlarda zorlanma yaşanabilir.
    • Çift görme: Tek bir gözle bakıldığında bile çift görme oluşabilir.

    Katarakt Neden Olur?

    Kataraktın en yaygın nedeni yaşlanmadır. Bununla birlikte, aşağıdaki faktörler de katarakt oluşumunda etkili olabilir:

    • Genetik yatkınlık: Ailede katarakt öyküsü olan kişilerde risk artar.
    • Göz yaralanmaları: Travmalar, gözdeki mercek dokusunu etkileyebilir.
    • Uzun süre güneş ışığına maruz kalma: UV ışınları göz sağlığını olumsuz etkileyebilir.
    • Şeker hastalığı: Diyabet, göz sağlığını bozarak katarakt riskini artırabilir.
    • Sigara kullanımı: Sigara, gözdeki dokulara zarar vererek katarakt oluşumuna katkıda bulunur.

    Evde Sağlık Hizmeti ile Katarakt Takibi

    Katarakt tedavisi genellikle cerrahi müdahale ile yapılır. Ancak, ameliyat sonrası bakım ve takip süreci çok önemlidir. Payidar Evde Sağlık Hizmetleri, evde göz sağlığı kontrolleri ve postoperatif bakım gibi hizmetlerle bu süreçte hastaların yanında olur. Uzman ekibimiz, ameliyat sonrası iyileşme sürecini kolaylaştırmak ve olası komplikasyonları önlemek için gerekli desteği sağlar.

    Katarakt Tedavisi İçin Neden Evde Sağlık Hizmeti?

    • Kendi evinizin konforunda profesyonel bakım alabilirsiniz.
    • Doktor reçetesi ve ilaçların düzenli takibi yapılır.
    • Göz sağlığınız düzenli olarak izlenir ve gerekli yönlendirmeler yapılır.

    Daha fazla bilgi almak için 0533 484 41 12 numaralı telefondan bize ulaşabilirsiniz.

  • Haşimato Tiroidi

    Haşimato Nedir?

    Haşimato, diğer adıyla Haşimato Tiroiditi, bağışıklık sisteminin tiroid bezine saldırdığı bir otoimmün hastalıktır. Bu durum, tiroid bezinde iltihaplanmaya ve zamanla tiroid hormonlarının üretiminin azalmasına neden olur. Hipotiroidizmin en sık görülen nedenlerinden biridir ve genellikle kadınlarda daha yaygındır.

    Haşimato Belirtileri Nelerdir?

    Haşimato hastalığı başlangıçta belirti vermeyebilir. Ancak zamanla şu belirtiler görülebilir:

    • Yorgunluk ve halsizlik: Enerji kaybı ve sürekli yorgunluk hissi.
    • Soğuğa karşı hassasiyet: Özellikle soğuk havalarda üşüme şikayetleri.
    • Kilo alma: Metabolizmanın yavaşlamasına bağlı olarak kilo artışı.
    • Depresyon ve ruh hali değişiklikleri: Kendinizi üzgün veya karamsar hissetme durumu.
    • Cilt ve saç problemleri: Kuru cilt, saç dökülmesi ve tırnak kırılması.
    • Kabızlık: Sindirim sistemi yavaşladığı için görülebilir.
    • Boğazda dolgunluk hissi: Tiroid bezinin şişmesi sonucu rahatsızlık.
    • Kas ve eklem ağrıları: Özellikle sabahları daha belirgin olabilir.
    • Adet düzensizlikleri: Hormonal dengenin bozulmasıyla kadınlarda adet döngüsünde değişiklikler görülebilir.

    Haşimato Neden Olur?

    Haşimato Tiroiditi’nin tam olarak neden ortaya çıktığı bilinmese de, genetik yatkınlık ve çevresel faktörlerin birleşimi önemli bir rol oynar. Şu etkenler Haşimato hastalığına zemin hazırlayabilir:

    1. Genetik Faktörler: Ailede otoimmün hastalık öyküsü varsa, risk artabilir.
    2. Hormonal Değişiklikler: Özellikle kadınlarda menopoz veya hamilelik gibi dönemlerde hormonal dalgalanmalar Haşimato’yu tetikleyebilir.
    3. Stres: Uzun süreli stres, bağışıklık sistemini olumsuz etkileyerek otoimmün hastalıkların gelişimine neden olabilir.
    4. Yetersiz İyot Tüketimi: Tiroid hormonu üretiminde önemli bir rol oynayan iyot eksikliği Haşimato’ya yol açabilir.
    5. Çevresel Faktörler: Toksinler, radyasyon veya kimyasal maddelere maruz kalma tiroid sağlığını bozabilir.

    Haşimato Tedavisi Nasıl Yapılır?

    Haşimato için kesin bir tedavi yöntemi bulunmasa da hastalığın etkilerini hafifletmek mümkündür. Bu süreçte:

    • Tiroid hormon replasman tedavisi uygulanır.
    • Sağlıklı ve dengeli beslenmeye özen gösterilir.
    • Düzenli doktor kontrolü ihmal edilmez.

    Sonuç

    Haşimato, hayat kalitesini etkileyebilecek bir hastalık olsa da, erken tanı ve doğru tedaviyle kontrol altında tutulabilir. Eğer yukarıdaki belirtilerden birini yaşıyorsanız, mutlaka bir uzmana danışmalısınız.

Hemen Ara